Eğitimin kendisi de tarihin kendisi kadar eskidir. Eğitim tarihini inceleyeceksek bunu ilk insanlara kadar indirgemek zorundayız. Bunun sebebi de elbette insanın eğitilmeye muhtaç olmasıdır. İlk insanlardan tutun da günümüze kadar insan oğlunun evrimi, eğitime muhtaç olduğu gerçeğini değiştirmemiştir. İşte bu yüzden biz de Antik Çağda Eğitim veya başka bir değişle eski çağda eğitim konusuna değiniyoruz.
Biz öğretmenlerin eğitim bilimlerine olan gereksiniminden dolayı, eğitim tarihi yani eğitimin bilgi birikimi oldukça önemlidir. Bir eğitim bilimcinin olmazsa olmazları, günümüze değin süregelen eğitim kuramlarıdır.
Antik çağda eğitim genellikle aileler tarafından evde verilirdi ve çocuklar erken yaşta okuma, yazma ve sayma becerilerini öğrenirlerdi. Erkek çocuklar için askeri eğitim de verilirdi. Ayrıca, özel dersler ve okullar da mevcuttu. Özellikle Yunanistan ve Roma’da öğrenciler çeşitli konuların öğrenimini yaparken, matematik, fizik, tarih, hukuk, edebiyat ve filozofi gibi konularda uzmanlaşırlardı.
Antik dönemde eğitim dediğimizde yazının icadından sonraki dönem olmak üzere H.z İsa’nın doğumuna kadar olan süreyi kastediyoruz. Bu dönemde eğitimin öncüleri ise Mısır , Yunan, Sümer , Hint ve Çin medeniyetleri olmuştur.
Eski çağda eğitim özellikle üst sınıf ve zengin ailelerin çocukları için mevcuttu. Öğrenciler genellikle özel dersler alırlardı veya okullara giderlerdi. Bu okullar genellikle özel öğretmenler tarafından yürütülür ve öğrenciler çeşitli konuların öğrenimini yaparlardı. Özellikle Yunanistan ve Roma’da öğrenciler matematik, fizik, tarih, hukuk, edebiyat ve filozofi gibi konularda uzmanlaşırlardı. Ayrıca antik çağda eğitim sadece erkek çocuklar için değil aynı zamanda kadınlar için de mevcuttu. Ancak kadınların eğitimine erkeklerden daha az önem verilirdi ve kadınların öğrenimine erişim daha sınırlıydı. Antik çağda okulların yanı sıra, stadyumlar, gymnasionlar ( Gymnasium Antik Yunanistan‘da halka açık yarışmalara katılan atletlerin beden eğitimi için düzenlenmiş ) ve bazı kentlerde özel okullar ( Asklepieion, Ephebeion ) da mevcuttu. Bu okullar genellikle fiziksel ve askeri eğitim verirlerdi.
Antik Çağ’da eğitim öğrencilerin zihinsel ve fiziksel yeteneklerini geliştirmek için önemli bir rol oynardı. Öğrenciler genellikle öğretmenlerin yanı sıra öğrenci arkadaşlarından da öğrenirlerdi ve öğrenmenin birçok yolu vardı. Öğrenciler okuma, yazma, matematik, tarih, hukuk, edebiyat, dil ve filozofide uzmanlaşırlardı. Antik Çağ’da eğitim öğrencilerin aynı zamanda fiziksel ve askeri eğitim de almasını sağlardı. Bu, öğrencilerin zinde ve sağlıklı olmalarını ve savunma için hazır olmalarını sağlardı. Ayrıca antik çağda, eğitim aynı zamanda sosyal ve ahlaki eğitim içerir, öğrenciler aynı zamanda insanlarla nasıl etkileşimde bulunmaları gerektiği ve toplumda nasıl bir rol oynayacakları hakkında öğrenirlerdi. Sonuç olarak, antik çağda eğitim öğrencilerin zihinsel, fiziksel ve sosyal yeteneklerini geliştirmek için önemli bir rol oynardı ve öğrencilerin gelecekteki hayatlarına hazırlamak için önemli bir araçtı.
Konu Başlıkları
Mısır’da Eğitim Nasıldı ?
Eğitim tarihinde Mısır’da eğitimin temelini sorgularken Nil nehrini pas geçmek olmaz. Nil Nehri, Mısır çöllerine hayat veren bir “ab-ı hayattır.” Nil nehrinin taşmalarını hesaplamak zorunda olan halk takvimi ve geometriyi geliştirme noktasında ilimle uğraşan kişileri zorlamıştır. Ayrıca Topografya ve mühendislik biliminin de geliştiği açıktır. Kanallar, kanalların açılacağı yerlerin belirlenmesi, taşma zamanı. . .
Mısırlılar takvimi üç ana döneme ayırmışlardı. Ekme , Biçme ve Taşma. Güneşin hareketlerini incelemelerinin ve bunun sonucunda güneş takvimi yapmalarının temelinde bu gereksinim olduğu düşünülse de esasında Güneş tanrısı Ra faktörünü de düşünmek gerekir.
Tanrılıkla ilgili savları bulunan Firavunların mumyalanması ve bunun gelişim sürecinde de tıp biliminin geliştiğini farzediyoruz. Kalıntılar üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki Mısırlılar arasında beyin ameliyatı bile gerçekleştirilmiş.
Mısır’da okul teşkilatı kurulmuş ve üç ana temele oturtulmuştu. Bunlar ilkokul , ortaokul ve yüksekokul (lise) olarak düşünülebilir.Şunu belirtmekte fayda görüyorum. Mısır’da yalnızca zengin çocukları okula gidebilirdi. Daha sonraki dönemlerde okulların sayısı artmış ve halkın diğer kesimleri de öğretime dahil edilmiştir.
Din ekseninde gelişen ve yürütülen eğitim faaliyetlerini yürütenler ise rahiplerdir. Öğrenciler önce taşa yazarak öğrenir, daha sonra da bu yazıklarını papirüs kağıdına geçirirlerdi. Günümüzde öğretmenlerin kırmızı kalemle düzeltme geleneğinin Mısır’daki öğretmenlerden geldiğini biliyor muydunuz ? Eğitim tarihi bunun gibi nice ilginçliklerle dolu elbette. Ama bunlara başka bir yazımda değineceğimi umuyorum.
Ayrıca tapınak okulları bulunur ve bunlar bir külliye gibi ilk orta ve yüksek eğitimi aynı kurumda barındırırdı ve mezunları yazıcı ünvanı ile çeşitli memuriyetlere tayin edilirdi. Yazıcıların yanısıra din adamları da bu hakka sahipti. Mısır’da alt tabakadan sıyrılarak yükselmenin tek yolu yazıcı olmaktan geçmekteydi.
İlginç bir anekdot daha. Mısır’da yüksekokulu bitiren kişi , vazifeye başlatılmazsa , bütün masraflarının karşılanması gerekiyor. Masrafları karşılanan yazıcılar kendini bilime adayarak çalışmalar yürütüyorlar. Bu bir nevi bursluluk sistemine benzetilse de tam olarak bu şekilde ilerlemiyor . Zira devletin desteği şahsa değil bilime. Tapınak okullarının gündüzlü versiyonları olduğu gibi yatılı versiyonları da bulunmaktadır ve zengin olsun olmasın bütün çocuklar aynı şartlarda beraber eğitim görürler.
Ptah-Hotep oğluna öğüt verirken didaktik eserinde eğitsel değerlere ilişkin şu öğütlere yer vermiştir: “Herkese gönül alçaklığı lazımdır. Herkesin ve bilhassa zenginlerin akıllarını geliştirmeye önem vermeleri lazımdır. Kibirli olmamalı, herkesin iyilik yapmaktan hoşlanması gerektir. Hayatta en şerefli şey bilim sevgisi ve bilimle uğraşmaktır…”
Çin’de Eğitim Nasıldı ?
Çin’in yazılı tarihi M.Ö 1600 ile 1100’lü yıllardan başlamakta ve günümüze değin süregelmektedir. Çin dünyanın en esk kavimlerinden biridir ve bu köklü medeniyet, eğitim tarihinin de temelini oluşturmaktadır. Zaten bilindiği üzere de kağıt, barut, pusula ve matbaa gibi çok temel icatlar Çin’de ortaya çıkmıştır. Ancak Çin toplumu bilgi noktasında da muhafazakar davranmakta ve icatlarını sıkı sıkıya saklamaktadır. Savaşlar da olmasa Çin icatlarından haberdar olmak imkansıza yakındı. Gel gelelim bazı icatların saklanması mümkün değildir.
Çin öğretilerinde ve okul sisteminde Konfüçyüs’ün çok özel bir yeri vardır. Halkı kırmadan , dini inaçlara saygı göstererek eğitimin önemine değinmiş ve fikirlerini bu doğrultuda benimsetmiştir. Ona göre eğitimin amacı “erdemli insan yetiştirmektir.” Ona göre zorlukları yenmek için çabalamak birinci vazifedir. Ödül elbette sonra gelmektedir.
Çinlilerin kutsal kitapları olan ŞAKİNG’ de yazdığına göre “insanlar küçük yaştan, öldüğü güne kadar eğitilmelidir.” Aynı kitabın içerisinde eğitim kurumu için bir Bakanlık kurulduğu da yazmaktadır. Çin’de de soyluların okuyacağı saray okulu bulunkaktadır. Çin’li prensler 8 yaşında, saray katiplerinin çocukları ise 13 yaşında bu okullara kabul edilmektedir.
Çin ulusu için öğretmen çok saygın bir kişidir ve bu saygı ölünceye kadar asla azalmaz. Çinliler bayramlarında en yaşlı öğretmen için kurban kesmeyi ihmal etmezler. Çin ulusunun önemli eğitimcilerinden biri kabul edilen Laotze ” insanlar arasında iyilik ve erdemi yayacak kişi öğretmendir.” demektedir. Öğretmen iyi kalpli, şefkatli, aydın olmalıdır. Öğreteceği şeyden emin değilse, başarısızlık doğurur ve fikirlerde karışıklık meydana getirir. Çinde eğitim ciddi bir meseledir.
Hintliler’de Eğitim Nasıldı ?
Hindistan da kadim kavimler arasında şüphesiz en eski ve köklü kavimlerden bir tanesidir. Eğitim tarihinde Hindistan’da en etkili iki din olan Brahmanizm ve Budizm, çok büyük etkiye sahiptir elbette.
Özellikle Brahmanizm, Kast sisteminin temelinde bulunmaktadır. Din adamı olan Brahmanlar eğitimin asıl unsurlarıdır. Kast sisteminde toplumsal tabakalar bulunmaktadır. Paryalar ise bu sistemin dışında tutulan köle sınıfıdır. Bu sınıf insan yerine bile konmadığı için eğitimin de dışında tutulmuştur.
Brahmanlar kutsal kabul edildiği için öğrenciler tarafından otoriteleri yüksek kabul edilip, saygıda asla kusur edilmezdi. Hatta öyle ki öğretmen babadan bile üstün kabul edilirdi. Hintlilerde Brahmanizmin egemen olduğu yıllarda eğitimin amacı Brahma’ya ulaşmaktı ve bu uğurda erdemli olmak için çabalamak asıl uğraştı. Bunun için irade kuvvetlendirme çalışmaları yapılırdı. M.Ö 7 yy’da yaşayan ve asıl adı Sitharta olan namı- diğer Buda, Brahmanizm’i biraz yumuşatmak istemiş ve bu amaçla da kast sistemini ortadan kaldırmak için mücadele vermiştir.
Buda kelimesi esasen nurlu, gerçeğe ulaşmış gibi manalara gelmektedir. Eğitimin amacı da Nirvana’ya ulaşmaktır. Burada Nirvana, allah’a ulaşmak ve ondan bir olmak veya yokluğa ulaşmak olarak düşünülebilir. Eğitimde tutku dediğimiz duygulara sahip çıkmak ve onları dizginlemek esastır. Eğitim tarihi hakkındaki yazımın devamı gelecek.
Takipte kalın
Emeğinize sağlık. Paylaşımınız için çok teşekkür ederim.