Çanakkale savaşları Osmanlı Devleti’nin 20 yy’da verdiği en çetin sınavlardan biridir. Türk ordusu Çanakkale’de dirayetle savaşmış ve müttefik kuvvetlere geçiş izni vermemiştir. Çanakkale savaşlarında Türk cephesi, Türk komutanlar ve Alman Generaller tarafından komuta edilmiştir. Ancak Çanakkale cephesinin üst komuta kademesi Almanya ile ittifak anlaşmaları gereği Alman Generaller ‘ e teslim edilmiştir. Bu vesileyle Beşinci Ordu teşkil edilmiş ve ordunun başına Enver Paşanın teklifiyle Liman Von Sanders getirilmiştir.
Liman Von Sanders ve ekibinin Türkiye’ye geliş sebebi esasen orduda reform amacı taşıdığı için aslında orduyu tanıma fırsatı yakalamış olan Liman Paşa ve ekibinin verdiği kararlar gerek savaş esnasında Türk komutanlar tarafından eleştiriye ve itirazlara tabi tutulması , gerekse günümüz tarihçileri tarafından sık sık eleştirilmesi hasebiyle önem taşımaktadır. Zira Liman Paşa’nın yanlış kararlar aldığını düşünenler , onun hem çok sayıda asker kaybına hem de savaşın uzamasına neden olduğunu ileri sürmektedirler. Bu makalemizde Çanakkale savaşlarının başlangıcı , Alman Generallerin savaşa dahlini , Çanakkale Savaşları genel komutanı Limon Von Sanders’in savaş sürecindeki rolünü , Weber Paşa ve Türk kurmaylarının ilgili konuda görüşlerini örnekler vererek inceleyeceğiz.
Çanakkale Cephesinin Açılması
İngiliz Deniz Bakanı Churchill, 1911 Martında yazmış olduğu bir kabine muhtırasında, Çanakkale Boğazı’nın savaş gemileriyle zorlanma günlerinin çoktan geçtiğini, hiçbir kimsenin modern bir donanmayı sonu olmayan bir tehlikeye atamayacağını bildirmişti.[1] Peki ne olmuştu da Churchill’in fikri değişmişti ?
Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp ve Balkan savaşlarından mağlup çıkması ve bunun akabinde zayıf düşmesi Churchill’in gözünden kaçmamış olsa gerektir. Ayrıca Yunan devletinin ordusunun tüm imkânlarını itilaf devletlerine seferber edeceğini bildirmesi de dikkate şayandır .. [2]
Çanakkale’ye yapılacak muhtemel Operasyon, İngiliz Amiralliğince müttefiklerine haber vermeden çok daha önceden planlamıştı ve İngiltere’nin Yunanistan’ı bu operasyon da kullanmak için doğrudan onlara baskı uygulaması söz konusu idi . Türk Deniz Kuvvetlerinin Almanlaştırılması ve Türk üst düzey askeri idaresinin üzerindeki Alman nüfuzunun büyümesine karşılık İngiltere 1914 ilkbaharında Yunan deniz kuvvetleri üzerindeki nüfuzunu artırmaya yönelik rotayı kendisine belirlemişti.[3]
Görülüyor ki İngiltere boğazları ele geçirme planlarını daha I.dünya savaşından çok önceleri planlamakta idi . bunun yanı sıra Yunanlıları kullanmaktan da çekinmeyeceklerdi. Türk yetkilileri de durumun farkındaydılar. 1914 yılı sonunda Gelibolu’ya 3.Ordu yerleştirilmiş ve o zamana kadar İstanbul’da bulunan İngiliz generaller artık Alman generallerin İstanbul’a gelmesiyle beraber ayrılmak gerekliliği hissetmişlerdir. Bununla beraber şunu söyleyebiliriz ki İngiliz generallerin İstanbul’da bulunuyor olmaları Çanakkale savunmasının nizamı, bataryaların yerleştiriliş biçimi, ordu mevcudu ve mühimmat miktarı konusunda bilgilerin edinilmesinde büyük avantaj sağlamıştı .[4]
İngiliz askeri yetkililerinin edindiği bilgiler halihazırda planlanan Çanakkale harekatının temellerini oluşturmuştur. Rusya’nın içinde bulunduğu zor durumdan dolayı yardıma ihtiyacı olduğu ve bu sebeple İngilizlerin boğazları ele geçirerek hem Ruslara hem de kendilerine nefes alma imkanı yaratma düşüncesiyle boğazlara yüklendiğini söylemek yanlış olmaz. Bunun yanı sıra Almanlar aslında Türkiye’ye Çanakkale boğazının savunması konusunda yardım etmek istemelerinin nedenlerini gizlemişlerdir. Almanların Çanakkale savaşlarında Türk ordusuna destek vermelerinin temel nedeni kendilerini Batı cephesinde rahatlatmak ve ilerleleyişlerini hızlandırmaktı. Bunun için de Çanakkale cephesinin açılması ve İngiliz – Fransız askerlerinin mümkün mertebe bu cepheye kaydırılmalarını dolaylı yoldan da olsa sağlamak gerekiyordu.[5]
Çanakkale’de 5.ordunun teşkili için Almanlar çok çaba sarf etmişlerdir. Özellikle Liman Paşa’nın kendisine defalarca komutanlık teklif edilmesine rağmen kabul etmemesi , ancak Çanakkale’de 5.Ordunun teşkili ve ordunun başına geçilmesi teklifine verdiği olumlu cevap göz ardı edilmemelidir . Liman Paşa acaba neden özellikle Çanakkale cephesinde savaşmak istemektedir ? Liman Paşa hatıralarında şöyle diyor :
“Nihayet 24 Mart’ta Enver , Çanakkale bölgesinde 5.Ordu’yu teşkile karar verdi.Türk Genel Karargahı’na bu kararı verdirebilmek için benim harcadığım sürekli çabalara, son zamanlarda Alman sefareti ile Amiral Souchon’da katılmışlardı.”[6]
Liman Paşa’nın cephe komutanlığına atanmasının kendisinin ve Alman yetkililerinin isteği doğrultusunda gerçekleştiği fikri ağır basmaktadır. Nitekim 19.Tümenin binbaşı İzzettin Çalışlar Bey şöyle diyor “Almanlar Çanakkale müdafasında emir ve komutayı tamamen eline almak istiyorlar.[7]
Liman Paşa hatıralarında 5. Ordu’nun kuruluşunu şu şekilde anlatmaktadır.
“ 24 Mart öğleden sonra geç vakit Enver , kendisi gelinceye kadar dairemde kalmamı telefonla rica ettirdi.Çok geçmeden bizzat gelerek Çanakkale’de kurulmakta olan 5.Ordu’nun komutasını kabul edip edemeyeceğimi sordu. Hemen kabul ettim. Fakat kaybedecek vakit olmadığını belirterek orada bulunan birliklerin takviye edilmesi hususunda dikkatini çektim. Alman askeri heyeti kurmayları İstanbul’da kaldı . 1.Ordu komutanlığını ise Mareşal Baron Von Der Goltz üstlendi.”[8]
Liman Paşa 26 Martta Gelibolu’ya ulaşır ve 28 Martta hemen teftişe çıkarak alelacele savunma tedbirlerini değiştirir.
Liman Paşa’nın Enver Paşa ile İlgili Görüşleri
Liman Paşa’nın esasında Enver Paşa’ya soğuk olduğu hatıratından anlaşılmaktadır . Ancak onun Enver Paşa’ya olan soğukluğu aralarında geçen konuşmalardan mı ileri gelmektedir yoksa Liman Paşa’nın dediği gibi onun soğuk tabiatından mı kaynaklandığı belli değildir.
Liman Von Sanders Paşanın hatıralarına göre, Enver Paşa, ona pek güven vermediği gibi, padişahın dahi gazetelerden öğreneceği biçimde Harbiye Nazırı olduktan sonra Enver Paşa, Alman Generalinin kontratına aykırı olarak, birçok yüksek rütbeli subayları emekliye ayırırken ona danışmadı. Genel olarak, ona muamelesi, bir göz boyama isteği üzerine kuruldu.” Liman Von Sanders anılarında: “ Enver’in ilk işi 1100 kadar subayı birden emekliye sevk etmek oldu. Sözleşme gereği ben orduda yüksek mevkilere tayin edilecek kişiler hakkında söz sahibi olacaktım. Bununla beraber bu hakkın kullanımı benim ancak aday olabilecekleri birer birer tanımamdan sonra mümkün olabilirdi. Fakat bunu için bana hiç olmazsa vaktinde resmi tebligat yapılması lazım gelirdi. Bu çok sayıda emekliye sevk etme kararının sebebini sorduğum zaman Enver; bu subayların Balkan savaşlarında yetersizliği görülmüş olanlarla yaşça ordu da istihdama uygun olamayanlardan ibaret olduğu cevabını verdi”diyerek bu olayı dile getirmektedir”[9]
Enver Paşa’nın da Liman Paşa’ya çok sıcak bakmadığı aslında davranışlarından anlaşılacaktır. Bu vaziyet Enver Paşa’nın Liman Paşa’ya 5.Ordu komutanlığı teklifini aslında İstanbul hükümetinin baskıları sonucu etmiş olabileceği ihtimalini akla getirmektedir.
Yine Liman Paşa Enver Paşayla ilgili bir anısını şöyle anlatıyor “ 23 Şubatta Enver’e gönderdiğim bir yazıyla alınması emredilen tedbirlerin çok kötü sonuçlar verebileceğini bildirdim. Bu yazıda bir İngiliz-Fransız çıkarma hareketine karşı savunma için bir Türk ordusunun Çanakkale’de, bir Rus ordusuna karşı savunma için diğer bir ordunun İstanbul civarında bulunmas gerektiğini anlattım. Cephelerin yönü kuzey-güney değil , doğu-batı olmalıydı. 25 Şubatta Enver’in cevabını aldım .Cevabında bir kelimeyle bile olsa gerekçe göstermeden fikrime katılmadığını bildiriyordu ! Enver’in uygunsuz ve zararlı emirlerinden dolayı rahatsız oluyordum.” Liman Paşa hemen alman yetkili makamlarına yazılar göndererek bu emirlerin ertelenmesini sağladığını bildiriyor.[10]
Görülüyor ki Liman Paşa aslında Çanakkale’de savunma tertibatını doğrudan doğruya değiştirme yetkisine sahiptir.Yine Türk makamlarının verdiği emirleri değiştirme çabasında olması ipleri tek başına ele almaya çalıştığını göstermekte ve Enver Paşa’ya bakışını göz önüne sermektedir.
Liman Von Sanders’in Aldığı Savunma Tedbirleri ve Türk Kurmaylarının İtirazları
Liman Paşa daha öncede belirttiğimiz üzere Türk tarafının aldırmış olduğu savunma tedbirlerini beğenmiyor ve tehlikeli buluyordu. Bunu hatıratında açıkça ifade etmektedir :
“Türk Genel Karargahı şubat ayı sonunda düşman filosunun Boğaz’ı geçebileceğini hesap ederek ; gerek Padişah ve yakınları ile hazine ve gerek askeri ve mülki makamlar için her türlü hazırlığı yaptı.Düşman filosunun Boğaz’ı geçmesi halinde bunlar Anadolu taraflarında memleket içine çekileceklerdi.İhtiyaten de olsa alınan bu tedbirler yerindeydi.Ancak Osmanlı Genel Karargahı tarafından 20 Şubattan 1 Mart’a kadar düşman filosunun Boğaz’ı geçeceği kabul edilerek alınan askeri tertibat tam anlamıyla felaketti. Eğer bu tertibata ait emirler yerine getirilmiş olsaydı Dünya Savaşı’nın seyrine öyle bir şekilde tesir edecekti ki daha 1915 ilkbaharında Almanya ve Avusturya Türkiye olmadan savaşa devam etmeye mecbur olacaklardı.Çünkü bu tertibatla Türkiye , Çanakkale Boğaz’ını bir düşman çıkarmasına karşı adeta terk ediyordu.”
Liman Paşa’nın bu sözlerinden anlaşılan şu ki Liman Paşa kendisi ve kurmayları olmasa Türk kurmay heyetinin felaket derecesinde yanlış kararlar vereceğini ve sonuç olarak tamamen teslim olacağını öngörüyor ve Türk ordusunun kurtuluş çaresini Alman kurmaylarının tesirinde görüyordu. Bakınız Liman Paşa alınması gereken savunma tedbirlerini ne şekilde anlatıyor :
“Bir İngiliz-Fransız çıkarma hareketine karşı savunma için bir Türk ordusunun Çanakkale’de, bir Rus ordusuna karşı savunma için diğer bir ordunun İstanbul civarında bulunması gerektiğini anlattım. Cephelerin yönü kuzey-güney değil , doğu-batı olmalıydı. 25 Şubatta Enver’in cevabını aldım. Cevabında bir kelimeyle bile olsa gerekçe göstermeden fikrime katılmadığını bildiriyordu !”[11]
Aslında Enver Paşa’nın cevabından Türk kurmaylarının Alman generalin fikirlerine karşı nasıl bir bakış açısı olduğunu anlıyoruz . Zira Enver Paşa aldığı savunma tedbirlerinin tamamen doğru tedbirler olduğunu düşünmektedir. Liman Paşa Enver Paşa’nın almış olduğu savunma tedbirlerini beğenmiyor ve değiştirmek istiyordu. Nitekim bunu başardı da. Peki neydi bu savunma tedbirleri ? Liman Paşa hatıratında bu savunma tedbirlerine de yer veriyor :
“20 Şubat tarihli emirle 1. ve 2.orduların taksimatı değiştirildi ve bununla 1.Kolordunun birlikleri parçalandı ve sonra da- önemli olan bu idi – düşmanın filo ile geçmesi halinde 1.Ordunun Boğazların ve Marmara Denizi’nin kuzey sahilini , 2.Ordunun Boğazların ve Marmara Denizi’nin güney sahilini savunmaları emredildi.Her iki ordunun da mıntıkasını ayıran hat Çanakkale Boğazı girişinden itibaren Marmara Denizi’nin tam ortasından geçerek batıdan doğuya Boğaziçi’nin Karadeniz’deki girişine kadar uzanıyordu.bu durumda 1.Ordunun cephesi güneye , 2.Ordunun cephesi kuzeye dönük olacaktı. Bu şekle göre Gelibolu Yarımadası’nın dış sahiliyle hakim tepelerinin ve Çanakkale Boğazı girişindeki Asya sahilinin savunulmasından vazgeçiliyordu! Bu akla gelebilecek en zayıf savunma düzeniydi.”[12]
Liman Paşa savunma sisteminin acemice kurulduğunu düşünmekteydi. Cephelerin kuzey güney değil , doğu batı doğrultusunda uzanması gerektiğini ve bir İngiliz-Fransız saldırısına karşı Çanakkale’de , bir Rus saldırısına karşı da İstanbul’da ordu bulundurulması gerektiğini söylüyordu. Liman Paşa Enver Paşa’ya yazdığı mektupta endişelerini dile getirmişti. Enver Paşa’dan gelen cevapta ise tek kelime bile gerekçe gösterilmeden fikirlerine katılmadığı yazıyordu.[13] Bu satırlardan hareketle aslında Alman askeri komutası ile Türk askeri komutası arasında fikir ayrılıkları olduğunu görüyoruz . Ancak Bu fikir ayrılıkları derin kızgınlıklar çekişmeler içeriyor gibiydi. Zira eğer Enver Paşa cevap olarak gönderdiği mektupta gerekçe göstermeden Liman Paşa’nın fikirlerine katılmadığını belirtiyor ise bu durum sadece fikir ayrılığına değil , duygusal krizlerlere de yordanabilir.
Enver Paşa bunun üzerine 1 Mart’ta, 2.Kolordu’nun Edirne’den Çatalca hattına ve 4.Kolordunun Bandırma – Balıkesir mıntıkasından İzmir Körfezine alınmaları hakkında emirler verdi. 2. ve 4. Kolordular mıntıka itibariyle Çanakkale’ye ne yakın kuvvetlerdi ki düşmanın Boğaz’ın kıyılarına bir çıkarma yapması halinde ilk önce bunlar yardıma koşacaktı. Enver’in bu zararlı emirlerinden dolayı rahatsız oluyordum; hemen 1 Mart’ta bu kararların değiştrilmesine yardım etmeleri için Alman sefirine ve Almanya’daki askeri kabine başkanı aracılığı ile imparatora müracat ettim. Benim görüşlerimi kabul ettirmek için bu iki Alman makamı tarafından ne yapıldığını bilemiyorum ama her halde bir şeyler yapılmış olacaktır ki her yönden hatalı bu kararların uygulanması şimdilik ertelendi.[14]
Liman Paşa’nın Osmanlı idaresi üzerindeki dolaylı nüfuzunu bu sözlerinden çok net bir şekilde anlayabiliyoruz . Onun isteğiyle Enver Paşa’nın emirleri değiştirilmiş ve Liman Paşa Beşinci Ordu’da neredeyse tamamen sözü geçen bir konuma geçmişti.
Sanders’in stratejik hatalarından biri de Saros Körfezi’ne çıkartma yapılmasını öngörüyor olmasıydı . Bununla beraber Anadolu kıyısına ve Gelibolu yarımadasının burnu olan Seddülbahir’e çıkartma yapılacağını hesap etmekteydi.[15]
Liman Paşa aslında bütün dikkatini Saros körfezine vermekteydi. Bunun nedeni ise şuydu : Burada yapılacak bir çıkarma yarımadayı en dar yerinden koparıp Gelibolu Yarımadası’ndakibütün kuvvetlerin kara bağlantısını keser ve bu kuvvetleri imhaya sürükleyebilirdi. Ancak buraya beklenen taarruz bir yanıltma harekatından ibaret olup esas muharebelerin Arıburnu ve Seddülbahir’de cereyan etmesi Osmanlı askerlerinin verdiği zayiatı arttıran unsurlardan biri olarak karşımıza çıkar.[16] Alman Generaller
Görüldüğü üzere Liman Paşa’nın öngörülerinden bir kısmı doğru çıkmış , ancak Saros körfezine beklenen çıkarma göstermelik olunca diğer bölgelerde büyük kayıplar verilmiştir. Sanders hatıratında Saros körfezine çıkarma beklentisini şöyle anlatır: “ 26 Nisan sabahı düşman gemilerinin Saros körfezine toplanmaları buradaki hareketin bir gösteriden ibaret olduğu yolunda kesin kanaat uyandırdı. Bu sebeple 26 Nisan sabahı 5.Tümen ile 7.Tümen’in Maydos’a gönderilmesini , her iki tümene ait sahra topçusunun da kara yoluyla Maydos’a gönderilmesini emrettim.Ben de deniz yoluyla Maydos’a hareket ettim. Eğer 24 saat içinde buraya bir çıkartma yapılmazsa tümenlerin geri kalan kısımlarının da Maydos’a sevki talimatını verdim . Saros körfezi dahilinde hemen hemen hiçbir Türk kalmadı. Bu esnada Seddülbahir’de çarpışmalar tüm şiddetiyle devam etmekteydi.[17]
Sanders Paşa’nın kıyı savunması için uyguladığı strateji de diğer komutanlar tarafından hatalı bulunmuştur. Örneğin Yarbay Mustafa Kemal, Sanders Paşa’nın düşmanın kıyı savunmasındansa iç bölgelere çekilerek imha edilmesi ve kıyıda sadece zayıf gözetleme birlikleri tutulması fikrine karşı çıkmış, düşman kıyıda karşılanmalı ve kıyılar savunulmalı fikrini savunmuştur. Nitekim kara harekatında gelişen olaylar Sanders’in görüşünün ne kadar sakıncalı olduğunu ortaya koyacaktır.[18]
Yine Mustafa Kemal’in Başkomutan vekili Enver Paşa’ya Sanders Paşa ile ilgili gönderdiği mektup bu durumu gözler önüne sermektedir . Mektupta “Evvelce ahalilerinize bu mıntıkanın bütün mıntıkalarla olan fark-ı ehemmiyetini arzetmiştim. Maydos mıntıkası kuvvetlerine kumanda ettiğim zaman aldığım tertibat ile düşmanın karaya çıkmasına imkân verilmeyebilirdi, Von Sanders Paşa Hazretleri bizi, bizim orduları, bizim memleketimizi tanımadığı ve lâyıkıyle tetkikatta bulunacak kadar bir zamana malik olamadığından sahilde ihraç noktalarını kamilen açık bırakacak tertibat almış ve bugün düşmanın karaya asker ihracını teshil eylemiştir. ( kolaylaştırmıştır) 20 Nisan 331 (3 Mayıs 1915)[19]
Çanakkale Savaşları’nda görev alan Alman subayların hatıralarında da Liman Paşa’nın hatıratında olduğu gibi , Çanakkale Savaşları’ndaki başarıyı kendilerine maletme çabasını görüyoruz. Çanakkale Savaşları’nı trajedi ve büyüklük bakımından 1918’deki Alman Batı cephesiyle mukayese eden Clemens Laar , 1917 yılında İngiliz Araştırma Komisyonu’nun Çanakkale çıkarması hakkındaki şu görüşüne yer vermiştir :
“ Türk birliklerinin direnişi ve şehitlik arzusu inanılmazdı. Ama cephenin tutulması Alman yönetimi ve Alman birlikleri sayesinde mümkün olmuştur.”
Hatıratta Türk ordusunun Alman subaylarının becerileriyle donatıldığı belirtilir. Bir diğer hatırat ise Walter Von Schoen tarafından yazılan “ Gelibolu Cehennemi” başlığını taşır. Eser dünya savaşının ilk yılında Çanakkale ve Gelibolu’da yaşananlarla ilgilidir. Gelibolu’nun tutulmasında Almanlar’ın büyük rolü olduğunu belirtir. Ona göre Gelibolu’yu alman generaller savunmuş, Çanakkale Boğazı ve donanma Alman amirallerin idaresine verilmiştir . Kıy mevzii ve bataryada bulunan Almanların organize becerileri , yönetimi zor şartlarda çalışması olmasa Türk ordusu başarıya ulaşamaz. [20]
Alman Generallerin ve subayların Türk ordusunu hakir gördükleri hatıratlarından çok açık bir şekilde okunmaktadır. Buna mukabil kendi meziyetlerini övmektedirler .
Çanakkale Cephesi’nde Eric Poul Weber
Almanya’da en son 15. İstihkâm Kolordusu Komutanı idi. Türk tümgenerali olarak, barışta Çanakkale Müstahkem Mevkii ve İstihkâm Kolordusu Genel Müfettişi ve Türk mühendisi, savaşta Çanakkale Cephesi Güney Grubu Komutanı olan Weber Paşa’ya 1915 yılında Türkiye’deki görevi sırasında Paşalık verildi. İstihkâm uzmanıydı.Askeri mühendis ve savunma uzmanı olarak 1914’te Çanakkale kıyı savunmasını güçlendirmek üzere Türkiye’ye geldi. Eylül 1914’te Çanakkale Boğazı’nın mayınlanmasını sağladı.[21] Alman Generaller
Weber Paşa’nın Türk ordusuna ve Çanakkale cephesine büyük katkıları olmuştur. Nitekim Boğaz kıyılarında büyük hedef gösteren tabyalar küçültülmeye çalışılır. Düşman ateşinin tesirini azaltmak için ara duvarlar yapılır. Düşmanı şaşırtmak için birçok sahte mevziler meydana getirilir. Bunların yapılmasında da Alman istihkâm albayı, Türk mirlivası Weber Paşa’nın yardımı fazla olmuştur. Mart 1915’te Liman Von Sanders, Kumkale ve Anadolu yakasını savunmak üzere onu 15. Osmanlı Kolordusunun başına getirdi. (Güney Grubu Komutanlığı) Nisan 1915 yılında Çanakkale Cephesinde Fransız çıkartmasını başarısızlığa uğrattı. Seddülbahir’deki ünlü Zığındere Vuruşmalarından sonra Liman Von Sanders’in Weber Paşaya karşı güveni azalacaktı. Liman Von Sanders’i bu güvensizliğe iten sebep ise; 2. Klordu Komutanı Mirliva Faik Paşa’nın komutasında yapılan karşı Zığındere Taarruzunun başarıya ulaşamaması ve ağır zayiat verilmesi üzerine durum kritik hal almasıydı. İşte bu sırada Güney Grubu Komutanı Weber Paşa, bu kritik durumda İngilizlerin girişebileceği taarruzları önleyememek kaygısıyla, bulunan hattın boşaltılarak geride daha güvenli bir hatta çekilmesini ve böylelikle, İngilizlerin yapacağı bir taarruzu boşa çıkartma gibi tedbirleri düşünmüştü. Bu düşünce Liman Von Sanders’i haklı olarak telaşa düşürmüş, aynı zamanda kızdırmıştı. Zığındere Muharebesinin sona ermesinden sonra Weber Paşa, bu görevinden alınmış yerine Vehip Paşa atanmıştı.
Weber Paşa yakın çalışma arkadaşları tarafından ağırbaşlı, soğukkanlı, bilgice çok daha üstün yetenekleriyle kendini sevdirmiş ve saydırmış iyi bir asker olarak değerlendirildi. Başkomutanlık Vekâleti’nin Weber Paşa’yı 2. Ordu vekilliği görevinde kalmasını uygun bulmasına rağmen, Liman Von Sanders yaptığı öneriyle, Alman Islah heyeti başkanı yetkisini kullanarak Almanya’ya göndermişti.[22] Alman Generaller
Sonuç
Çanakkale Cephesi’nde neredeyse Alman etkisinin görülmediği bir bölge bulunmamaktadır. Bu cihetle Alman kurmaylarının Çanakkale Cephesinde büyük faydası olduğu yadsınamaz. Liman Paşa’nın stratejik hataları olduğu görülmektedir. Ancak bu durum Alman kurmaylarının faydalarını gölgelememektedir. Güney Bölge Kurmay Başkanı Binbaşı Mühlmann’ın bu konudaki tespitleri bu görüşü desteklemektedir :
“Tarihte, bir ulusun toparlanma süreci içinde bir sınamaya tabi tutulması ender olaylardan birisidir. Ve eğer, 1915 yılında Çanakkale uğruna yapılan muharebeler Türk tarihinin en şanlı ve şerefli sayfalarını oluşturmuşsa, bunda Alman-Türk ortak çalışmasının başarısı görülmelidir. Ama biz Almanların, o günkü müttefikimizin silahlı eylemlerinden gurur duymaya sadece bu sebepten dolayı hakkımız yoktur. Biz, Çanakkale uğruna verilen bu mücadeleyi kendi büyük savaş geçmişimizin en şerefli halkasına dahil ediyoruz. Çünkü ülkemizin evlatları da orada savaştılar ve kanlarını döktüler. Kuşkusuz Çanakkale’deki sayıları azdı ama bu Almanların etkisi önemli olmuştur. Almanlar ve Türkler sonuna kadar sadık bir arkadaşlık sürdürmüşlerdi.Kahramanlık ve özveride birbirleriyle yarışan Türk ve Alman askerleri , dünyanın en değerli orduları arasında olduklarını göstermişlerdir.”[23] Alman Generaller
Çanakkale savaşları sırasında şüphesiz Alman askerlerinin cepheye olumlu katkıları olmuştur ve 1.dünya savaşı 2 yıl daha uzamıştır Böylece Osmanlı Devletinin’nin de ömrü uzamış oluyordu. Zira eğer Çanakkale cephesinde başarısızlık olsaydı İngiltere doğu sömürgelerine ulaşacak , Çarlık Rusya’sı yıkılmayacak ve Rusya savaştan çekilmeyecek ve batı hasta adam sorununu ortadan kaldırmış olacaktı. Almanlar’ın Türk ordusunda ıslah edici faaliyetleri Çanakkale Savaşlarından çok önce başlamıştır. Almanlar cephedeki askerleri ıslah etmekle dolaylı olarak da büyük hizmetler vermişlerdir. Türk milletinin azim ve kararlı mücadelesi ve Yine türk kurmaylarının isabetli kararları neticesinde Türk – Alman işbirliği Çanakkale Cephesinin Osmanlı Devleti lehine kapanmasına vesile olmuştur. Alman Generaller
[1] Lokman Özdemir, Sebeb ve Sonuçlarıyla Çanakkale Savaşları,Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul – 2008, s. 44
[2] Lokman Özdemir , a.g.e , s.44
[3] Mehmet Ali Bingöl, Rus Kaynaklarına Göre Çanakkale Savaşı,Yüksek Lisans Tezi, İstanbul – 2006, s. 53
[4] Mehmet Ali Bingöl, a.g.e, s. 58
[5] Ekrem Şama, Hilelerle Çanakkale, Gonca Yayınevi, İstanbul – 2004, s.78
[6] Ekrem Şama, a.g.e, s. 80
[7] Ekrem Şama, a.g.e, s.81
[8] Muzaffer Albayrak, Türkiye’de Beş Sene-Liman Von Sanders, Yeditepe Yayınevi, İstanbul – 2010, s.80
[9] Hatice Işıldak Kara, Çanakkale Savaşlarına Fiilen Katılan Türk-Alman Generaller,Yüksek Lisans Tezi, Kütahya – 2009,s.24
[10] Muzaffer Albayrak, a.g.e, s.76-77
[11] Muzaffer Albayrak,a.g.e, s.76-77
[12] Muzaffer Albayrak, a.g.e, s.76
[13] Muzaffer Albayrak, a.g.e, s.77
[14] Muzaffer Albayrak, a.g.e, s.77
[15] Salih Gülen, Tarihin Yıkılmaz Kalesi Çanakkale, Yitik Hazine Yayınları, İstanbul – 2009, s.72
[16] Salih Gülen, a.g.e, s.73
[17] Salih Gülen, a.g.e, s.73-74
[18] Salih Gülen, a.g.e, s.76
[19] http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-19/ataturkun-ariburnu-muharebeleri-raporu-ve-anafartalar-muhaberatina-ait-tarihce-adli-eserlerinde-yer-almayan-emir-ve-raporlarindan-bir-demet Alman Generaller
[20] Salih Gülen, a.g.e, s.79-80-81
[21] Hatice Işıldak Kara, a.g.e, s.117
[22] Hatice Işıldak Kara, a.g.e, s.117-118
[23] Ahmet Esenkaya, Çanakkale Savaşlarında Türk Alman Birlikteliği, Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, Bahar – Güz 2008
Almanlar daima Osmanlı’nın yanında oldular